İş Davalarında Maaş Alacağı
İŞ DAVALARINDA MAAŞ ALACAĞI
Maaşın geç ödenmesi veya eksik ödenmesi
İş Kanununun 34. Maddesi gereği, ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içerisinde ücreti mücbir sebep gösterilmeksizin ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. İşbu kanun düzenlemesinde işçinin maaşının ödenmemesi sebebiyle iş görme ediminden kaçınabileceği şartlar düzenlenmiştir. Ancak İş Kanununun 24. Maddesinden kaynaklanan haklı sebeple fesih hakkının kullanımı için bu 20 günlük sürenin beklenmesine gerek yoktur. İşçinin iş görme borcundan kaçınması halinde; işveren tarafından iş protokolü feshedilemeyeceği gibi çalışmaktan kaçınmada grev olarak nitelendirilemez.
İşçimin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hakkı, işveren için ise ana borçtur. Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava veya icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür. Ücreti ödenmeyen işçinin haklı sebebe dayanarak iş protokolünü feshetme hakkı da bulunmaktadır.Ücretini mücbir bir sebep gösterilmeksizin alamayan işçi alacağı konusunda takibe geçmesi veya ücreti ödeninceye kadar iş görme ediminden kaçınması durumu iş veren ile kendisi arasında problemlere yol açabilmektedir. Bundan sebeple işveren ile herhangi bir çekişme içerisinde bulunmak istemeyen işçi, haklı nedene dayanarak protokolü feshetme hakkına sahiptir.
Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa veya protokol ile belirlenen ücret ödeme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücreti hak etmiş olması gerekmektedir.İşçilik alacaklarına yönelik dava açılırken işçi tarafından ödenmeyen maaş alacaklarının hangi döneme ait olduğu açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Birçok Yargıtay kararında da işçi tarafından talep edilen ücretin hangi zaman aralığında olduğu dikkate alınmıştır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Davacı, 10 aylık ücret alacaklarının ödenmemesi ve yıllık izinlerinin kullandırılmaması nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini, ücret, yıllık izin ve kıdem tazminatı alacaklarına ilişkin olarak yaptığı icra takiplerine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Somut olayda; Mahkemece davacının çalıştığı dönemde tanık beyanlarına göre ödenmeyen işçi ücreti olmadığı ve uzun süre ücretin ödenmediği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davacının ücret talebinin ve buna bağlı olarak kıdem tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş ise de Mahkemenin bu kabulü yerinde değildir. Ücretin ödendiğini ispat külfeti davalı işverene aittir. Davalı tarafça ücretin ödendiği davacının imzasını içerir belge veya banka kayıtları ile ispat edilmelidir. Ödeme olgusu işveren tarafından usulünce ispat edilememiştir.” şeklinde değerlendirme yapmıştır.
İşçinin bordroda gösterilen ve bildirilen maaştan daha çok maaş aldığını iddia etmesi halinde kuvvetli delillerin olmadığı takdirde imzalamış olduğu maaş bordroları onun aleyhine işler. İşçinin kıdemi, meslek unvanı fiilen yapmış olduğu iş işyerinin fonksiyonları ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar göz önüne alındığından imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konu da tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalışmakta olduğu tarihler meslek unvanı ve fiilen yapmış olduğu iş bildirilerek ilgili işçi ve işveren kuruşlarıyla Türkiye İstatistik Kurumu başkanlığı web sitesinde bulunan “kazanç bilgisi sorgulama” ekranında emsal ücretin ne olabileceği araştırılması ve tüm deliller beraber değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.